Olumsuz bir uyaranla karşılaştığında kişinin karşılaştığı, fiziksel, duygusal ve zihinsel aşırı uyarılmışlık haline kaygı denir.
Sınav kaygısı ise bu artmış uyarılmışlık halinin sınavdan önce, sınav sırasında ve sınav sonrasında yaşanmasıdır.
Kaygı vücut bütünlüğü için yapıcı, sağlıklı bir duygudur. Öğrenme ve başarı ilişkisinde öğrenme motivasyonunu sağlayan ve daha dikkatli bir şekilde algılamamızı sağlayan bir faktördür. Bu sayede kişi daha kolay sınava hazırlanabilir. Amaç kaygının ortadan kaldırılması değil, kaygının doğru kullanılmasıdır.
Kaygı az olduğunda öğrenme gerçekleşemez. Sınava hazırlanma gibi bir motivasyon ortaya çıkmaz. Kaygı fazla olduğunda da kişi sınavla değil, bu artmış uyarılmışlık hali ile ilişki içindedir.
Artmış kaygı
Artmış Kaygının fiziksel belirtileri
Duygusal belirtiler
Zihinsel belirtiler
Sınav kaygısının nedenleri
Sınav kaygısı, plansız çalışma, zamanı verimli kullanamama, başarısızlık korkusu, olumsuz içerikli iç konuşmalar, çevre ve aile baskısı, mükemmeliyetçi olma, sınava çok fazla anlam yükleme, bilgi eksikliği gibi sebeplerden oluşmaktadır.
Sınav kaygısında aile ve çevrenin payı
Aile ve yakın çevrede başarıya verilen önem, başarının kişiliğin önüne geçmiş olması, sınava yüklenen anlamı farklılaştırmaktadır. Son zamanlarda sık değişen Eğitim Sistemi ve dolayısıyla sınava ilişkin değişen uygulamalar, konuyla ilişkili kaosu arttırmış ve ilkokul birinci sınıftan itibarenÖSS ye yönelik çalışma anlayışı ön plana çıkmıştır.
Dolayısıyla öğrenciden önce aile panik içinde “sınava yönelik hiç bir konuyu atlamamalıyım” şeklinde düşünüp öğrencisini en yeterli öğretmene değil en başarılı öğretmene yönlendirmektedir. En başarılı öğretmenin beklentisi de en başarılı öğrenciyi yetiştirmektir.
Çocuğun istekleri, yetenekleri, hayalleri ile ilişki kurmaya zaman yoktur. Tek hedef en iyi matematiği veya Türkçeyi öğretmektir.
Kendi ile ilişki kurmadan diğerleri ile ilişki kuran, ben değil sen, benim değil senin istek ve arzularını karşılamam gerek mantığı çocuklara aşılanmaktadır.
Sınav Kaygısı ile Başa Çıkma
En başta kişinin sınav ve kaygının tanımını doğru yapması gerekir. Kaygı organizmayı koruyan, dikkat ve konsantrasyon için gerekli bir duygudur.
Sınavsız bir hayat daha çok kaygı oluşturur. Sınav olmazsa hangi kriterlere göre kişi yerleştirilecek?
Kaygıya girip zorlanmadan bir başarı elde edemeyiz. Sınav gereklidir.
Kaygının doğuracağı en kötü durum Panik durumudur. Bu da kişinin kendi iç iletişimi ile ortaya çıkar. “Yapamayacağım, başarılı olamayacağım, onlar çok rahatlar ben değilim” gibi olumsuz iç konuşmaları kaygının sınavla öğrencinin arasına girmesine ve panik butonuna basılmasına sebep olmaktadır. Bu iç konuşmalar sistemi panikleten virüsler gibidir. Bunlar farkedilmeli ve doğru, işlevsel düşüncelerle tekrar düzenlenmelidir.
Aslında sınav kaygısını yok etmek yerine kaygıyı doğru anlamlandırmak ve yapıcı kaygıyı kazanmayı öğrenmek gerekir.
Uzman Klinik Psikolog – Çocuk – Ergen - Aile ve Evlilik Terapisti
1992 – 1995 yılları arası Uludağ Üniversitesi Psikiyatri A.B.D. da Klinik Psikoloji uzmanlık eğitimini aldı.
Bireysel (Yetişkin) Psikoterapi
Çocuk ve Ergen Psikoterapi
Aile Psikoterapisi
Evlilik Psikoterapisi
Psikometrik Ölçme