Sevgi İle Kalın!!

Sevgi İle Kalın

Sevgi duygusu hepimizin yoğun bir şekilde ulaşmak istediği, ilerdeki hedef olarak ortaya koyduğu ama ulaşmakta zorlandığı bir duygu haline geldi.

Kişinin hayali, sevgi dolu bir eşinin olması, sevgi dolu bir çocuğunun olması, sevgiyle ona yaklaşan iş arkadaşlarının olması. Ben sevgimi versem de vermesem de onlar sevgilerini hep göstersinler beklentisi.

Sevgiyi bulma hayalleri kurarken, bir yandan da aman güvenme, tedbirli ol gibi korku ve kaygı mesajları veriyoruz. Bu durumda verilen mesajlarda, öğrenilen baskın duygu korku ve kaygıdır. Aslında böyle bir beklenti içinde olmak bile kaygının bir görüntüsüdür. Yani böyle bir korku ile sevgiden uzaklaşırız.

Bazen de çok sevip onu sevgiye boğarız. Boğarız dedim, görüldüğü gibi sevgiye boğmak da sevgiyi yok eden ve onu kaçıran bir anlayış. Sevgide, diğerinin varoluşunu kabul eden, sınırını gören bir kabul var. Gelişen ve geliştiren ve bunu yaptıkça güçlenen.

O zaman sevgide biraz da ayrılık var. Ayrılık olumsuz bir kelime. Yine içimize bir şüphe düştü değil mi?

Seven ayrılır mı diye düşünürüz. Ayrılık o kişi ile bir mesafe koyup sevginin mayalanmasıdır. Özlemesidir. Ona yönelik içsel hareketin başladığı an budur. Onun azıcık uçup gitmesine müsaade ettiğimizde , bu sözü duymaz mıyız? Çok özledim veya seni çok seviyorum. Yanımızda iken duyamadığımız bu sözler, biraz uzaklaştığında kendiliğinden çıkıveriyor

sevgi “an”ın içindedir. Şimdi, burada, yarında değil. O an, size yaptığı espiride, kurmaya çalıştığı yakınlıkta, bakışlarında. Yanıbaşımızda.

Birçok konuda koruyucu sağlık hizmetleri içinde, eğitim hizmetlerinde, ailede, işyerlerindeki eğitimlerde  SEVMEK-GÜVENMEK VE ÜRETMEK İLİŞKİSİ altı çizilerek verilmiş olsa, bu kadar fiziksel ve ruh sağlığı hastalıklarında da artış olmazdı.

Modern kültürün değişen değerlerinin içine kaygı ve korku girse de en küçük toplum aile olduğuna göre, aile içindeki ilişkilerde “yanıbaşımızdaki”nin bakışını görmek, duygusunu anlamak, geri bildirimde bulunmak, dinlemek, konuşmak “sevginin” yaşandığı “an”lardır.

Sevildiğini bilen insan mutludur, sevgisini yanındakine güvenerek, işine üreterek, çocuğunun gerektiğinde yanında olarak , kısaca her an, AN da kalarak gösterir. Eğlenceli, üreten, sevgisini gösteren insanlar görmek hepimizin ihtiyacı olan değerler değil midir…

Ayşegül Sabuncu

Uzman Klinik Psikolog – Çocuk – Ergen - Aile ve Evlilik Terapisti

1992 – 1995 yılları arası Uludağ Üniversitesi Psikiyatri A.B.D. da Klinik Psikoloji uzmanlık eğitimini aldı.

Psikoloji

Bireysel (Yetişkin) Psikoterapi

Çocuk ve Ergen Psikoterapi

Aile Psikoterapisi

Evlilik Psikoterapisi

Psikometrik Ölçme

© 2022 Ayşegül Sabuncu. All Rights Reserved. Designed By GreenWhiteSEO

Search