Depresyon

Halk arasında güncel dilde en çok kullanılan ruhsal hastalıktır. Ancak kullanım bir hastalık olarak değil, sıkılma-tükenme-bıkkınlık gibi yorumlanır. Sorun çözüldüğünde bu belirtiler ortadan kalkar ve günlük yaşama dönülür.

Depresyonda, toplum, depresyonu bir hastalık olarak görmez. Belirtiler şizofrenideki gibi net anlaşılır değildir. Dolayısıyla varolan belirtiyi kişinin her şeyi negatif düşünme gibi bir kişilik özelliğine sahip olması, aile yaşantısındaki zorluklar, eşinin ilgi eksikliği gibi yorumlanır. Bunlar ortadan kalktığında artık eskisi gibi keyifli, enerjik kişi geri gelicektir.

 “İdare et,   olduğu gibi kabul et” diye öğütler verilir. Kişinin hala enerjisiz, isteksiz, keyif alamama, içe kapanma gibi ortaya çıkan belirtileri kınanır ve “sen yeterince çaba göstermiyorsun, çocuklarını ihmal ediyorsun v.b eleştiriler yöneltilir.

DSM V Tanı Kriterlerine göre Depresyon;

Üst üste iki hafta boyunca neredeyse her gün günün büyük kısmında ortaya çıkan aşağıdaki semptomlardan en az beş tanesinin bulunması gerekir.

Semptomlardan biri depresif ruh hali veya ilgi-istek kaybı olmalıdır.

  • Depresif ruh hali, üzüntü, çökkünlük, boşluk, çaresizlik hissi
  • İlgi ve zevk kaybı
  • Uykusuzluk veya aşırı uyuma
  • İştah kaybı ya da kilo değişikliği
  • Davranışlarda yavaşlama ya da huzursuzluk
  • Düşük enerji
  • Kötü konsantrasyon
  • Değersizlik veya suçluluk düşünceleri
  • Tekrarlayan ölüm veya intihar düşünceleri

Buna ek olarak bu belirtiler önemli sıkıntıya yol açabilir veya sosyal ilişkileri de sıkıntıya sokabilir.

Ve bu belirtiler madde kullanımının yada genel tıbbi bir durumun fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

Depresyon sıklığı, kadınlarda erkeklerin 2 katıdır.

Depresyonun yinelemesi yine kadınlarda sıktır. Bunun sebebi olarak toplumun kadına verdiği geleneksel kadın rollerinde daha çok kadın, alttan alan, aracı olan, yemeyen yediren, fedakarlık yapan, roller mevcuttur. Öfke kontrolü kadına, kontrolsüzlüğü erkeğe yüklenmiştir. Bunun yanında gebelik, doğum, aylık kanama öncesi duygusal ve hormonal değişimler depresyon riskini arttırır. Cinsel ve fiziksel istismar da önemli etmenler arasındadır.

ÇOCUKLARDA DEPRESYON

Çocukluk döneminde de depresyon görülebilir. Tanı konup tedavi edilmezse ileri yaşlarda farklı ruhsal ve fiziksel sorunlar da eklenebilir.

Belirtileri;

  • Okula gitmek istememe
  • Hastalık uydurma yada sık hastalanma
  • Yakınlarına bir şey olacağı korkusu yada kaybetme korkusu,
  • Akademik başarıda düşüklük
  • Arkadaşlık ilişkilerinde uyumsuzluk
  • Okul kurallarına uyum sağlayamama
  • Mızmız, yakınmacı düşünce ve davranışlarda artış

şeklindedir.

Depresyon Tedavisi

Yapılan görüşme, ölçüm ve değerlendirme sonuçlarına göre depresyonun düzeyi tespit edilebilir. Hafif depresyonda psikoterapi öncelikli olarak fayda sağlar. Uygulanacak bilişsel-davranışcı yöntemlerle sorunun adını koyma, çözüm üretebilme, sorunu çözme, iletişim becerilerine yönelik çalışmalar işe yarar. Bu çalışmaları yapan Uzman Klinik Psikolog’dur.

Ancak;

  • Kendine ve çevreye zarar verme eğilimi,
  • İntihar düşüncelerinin varlığı ve geçmişteki intihar deneyim
  • Yemek ve uyku gibi fiziksel ihtiyaçlarda bozulm
  • Ciddi intihar girişimi olanlar
  • Gerçeklik yetisinin bozulması (psikotik özellik göstermesi)

Bu gibi özellik göstermesi durumunda öncelik psikiyatri uzmanının başlayacağı ilaç tedavisidir. Psikoterapi mutlaka destekleyici olmalıdır.

Ayşegül Sabuncu

Uzman Klinik Psikolog – Çocuk – Ergen - Aile ve Evlilik Terapisti

1992 – 1995 yılları arası Uludağ Üniversitesi Psikiyatri A.B.D. da Klinik Psikoloji uzmanlık eğitimini aldı.

Psikoloji

Bireysel (Yetişkin) Psikoterapi

Çocuk ve Ergen Psikoterapi

Aile Psikoterapisi

Evlilik Psikoterapisi

Psikometrik Ölçme

© 2022 Ayşegül Sabuncu. All Rights Reserved. Designed By GreenWhiteSEO

Search